Gazete Yolculuk Çeviri Kolektifi – Aysu Sultan Yankaş
Afrika Birliği (AU) üyesi ve stratejik açıdan önemli bir devlet olan Sudan Cumhuriyeti’nde 15 Nisan’dan bu yana yüz binlerce insan yerinden edildi.
Uzun yıllar boyunca ülke siyasetine hakim olan iki askeri yapı şimdi birbirlerine karşı cephe alarak ülkeyi eşi benzeri görülmemiş bir toplumsal krizle karşı karşıya bıraktı.
Sudan içinden gelen raporlar, Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasındaki çatışmalarda 500’den fazla kişinin öldüğünü bildiriyor. İş kaybı, sağlık hizmetlerinin azalması ve Hartum, Omdurman ve geniş ülkenin diğer bölgelerindeki toplulukların bozulmasıyla birlikte oluşan iş kaybının yanısıra evleri zarar gören binlerce kişi ciddi şekilde yaralandı ve travmatize oldu.
Böylesi kaotik bir durum ancak yüzyıllardır Sudan’a ve Afrika kıtasına hükmetmeye çalışan emperyalist devletlerin işine yarayabilir. Amerika Birleşik Devletleri, eski Devlet Başkanı Ömer Hasan El Beşir hükümetini devlet terörizminin sponsoru olmakla suçlayarak on yıllardır Sudan Cumhuriyeti’ne sert yaptırımlar uygulamakta.
Washington’da birbirini izleyen yönetimler ülkenin güneyindeki isyanı teşvik etti, bu da yeni kurulan Güney Sudan Cumhuriyeti’nin ve kuzeydeki Hartum’un bölünmesi ve ardından ekonomik ve siyasi olarak zayıflamasıyla sonuçlandı. Sudan Cumhuriyeti’nin bölünmesinden bu yana her iki devlette de ekonomik kriz aniden kötüleşti.
Aralık 2018’de gıda ve yakıt fiyatlarındaki artış nedeniyle kitlesel gösteriler patlak verdiğinde, eylemlerin odak noktası hızlıca uzun süredir Devlet Başkanı olan Ömer Hasan El Beşir’in istifası talebine kaydı. Sudan nüfusunun geniş kesimlerini kapsayan dört aylık çalkantının ardından ordu, Nisan 2019’da El Beşir başkanlığındaki Ulusal Kongre Partisi (NCP) yönetimini devirdi. Lider, Afrika kıtasının coğrafi olarak en büyük üçüncü ülkesi olan bu kaynak zengini ülkedeki kitlelerin öfkesini yatıştırmak amacıyla gözaltına alındı.
Bununla birlikte, Sudan Profesyoneller Birliği (SPA) ve Özgürlük ve Değişim Güçleri (FFC) gibi demokratik mücadelenin önde gelen örgütleri, devlet başkanının 1989’da iktidarı ele geçirirken içinden çıktığı kendi ordusu tarafından görevden alınmasından memnun değildi. 2019’daki gösterilere, grevlere ve isyanlara katılan halk, başkent Hartum’da yeni bir sivil yönetim istiyordu.
Ordunun Nisan 2019’daki eylemleri açıkça Sudan toplumunda gerçek bir devrimci dönüşümü engellemek üzere tasarlanmıştı. El Beşir’in görevden alınmasından iki ay sonra halk, Hartum’daki Savunma karargahının dışında bir işgal de dahil olmak üzere kitlesel gösterilere katılmaya devam etti.
İnsanları sokaklardan temizlemek için RSF, polis ve SAF’ın birleşik yapılarını içeren güvenlik güçleri, Haziran 2019’da sayısız sivili katletti. Afrika Birliği de dahil olmak üzere uluslararası komünite, daha fazla istikrarsızlığı ve ölümü önlemek amacıyla derhal diplomatik müdahalede bulundu. Ülke içindeki çelişkileri kontrol altına almak amacıyla Sudan’daki çeşitli siyasi çıkarları bir araya getiren bir dizi müzakere başlatıldı.
Mevcut askeri yapılar, Darfur’un batısında ve çatışmaların devam ettiği Mavi Nil ve Kordofan bölgelerinde silahlı muhalif gruplarla diyalog kurmayı başardı. Juba Barış Anlaşması, birleşik bir Sudan inşa etme çabasında bir kilometre taşını temsil ediyordu. Her ne kadar bu silahlı grupları bünyesinde barındıran Sudan Devrimci Cephesi’nin (RSF) tüm üyeleri gelecekteki yönetime ilişkin görüşlerinde birleşmemiş olsalar da, kendilerini müzakereleri içeren siyasi bir sürece adamışlardı.
Bununla birlikte, Başkan Donald Trump’ın önceki yönetiminin ve Başkan Joe Biden liderliğindeki mevcut Beyaz Saray yönetimindeki ABD’nin rolü, sayısız Sudanlı örgüt arasında geniş bir uzlaşmaya varılamamasından büyük ölçüde sorumludur. Biden yönetimi son dönemde Abdel Fattah al-Burhan ve Mohamed Hamdan Dagalo (Hemitti) liderliğindeki orduyu demokratik bir geçişten sorumlu tek otorite olarak tanımaya devam etti. Ordunun siyasi sürecin vazgeçilmez bir bileşeni olarak tanınması General Hemitti ve El Burhan’ı daha da cesaretlendirdi.
Beyaz Saray Kızıldeniz’e savaş gemisi ve dron getirtti
Biden yönetimi Sudan’daki duruma yönelik kafa karıştırıcı ve çelişkili bir mesaj verdi. Başlangıçta, SAF ve RSF arasındaki çatışmaların ilk birkaç gününde ABD diplomatik personelinin başkent Hartum’dan tahliyesi söz konusuydu.
Dışişleri Bakanlığı, Sudan’da ABD pasaportu taşıyan 16,000 kişinin tahliyesi için herhangi bir planları olmadığını söyledi. Yönetim yetkilileri, ABD vatandaşlarını 2021’in ortalarına kadar ülkeyi terk etmeleri konusunda uyardıklarını kaydetti.
Bununla birlikte, diplomatik personelin geri çekilmesinden bu yana, ülkenin doğusundaki Port Sudan bölgesinde askeri yığınak yapıldı. ABD, İngiltere, Fransa ve diğer devletler vatandaşlarının Sudan’dan tahliyesine iştirak ediyor.
ABD askeri güçlerinin Kızıldeniz’deki hareketliliğiyle ilgili bir kaynağa göre:
“Pentagon Basın Sözcüsü Yardımcısı Sabrina Singh’in 29 Nisan Cumartesi günü yaptığı açıklamaya göre, Pentagon istihbarat ve gözetleme desteği sağlayarak tahliyeye yardımcı oldu ve ‘kıyı boyunca gerekli desteği sağlamak için bölgedeki deniz varlıklarını hareket ettirdi’. ABD’li bir yetkili NPR’ye Amerikan gemilerinin Port Sudan’ın hemen açıklarında olduğunu ancak limanın içinde olmadığını söyledi. Yetkili, limanda Dışişleri Bakanlığı ya da ABD askeri personeli bulunmadığını söyledi.”
Military Times’ın bir başka haberinde ise ABD Afrika Komutanlığı’nın (AFRICOM) Kızıldeniz bölgesindeki Pentagon varlığının kapsamı açıklanıyor. Sudan’da tırmanan gerilimin, Biden yönetiminin Kızıldeniz ve Afrika Boynuzu bölgelerinin derinleşen militarizasyonuna ilişkin görüşlerini etkileyeceği açık.
Military Times şunları vurguladı:
Pentagon sözcülerinden Hava Kuvvetleri Tuğgeneral Pat Ryder bir brifing sırasında gazetecilere verdiği demeçte, “Mevcut destek, Sudan’dan olası kara yollarını gözlemlemek ve tehditleri tespit etmek için istihbarat, gözetleme ve keşif yeteneklerini ve ihtiyaç duyulması halinde Sudan kıyılarındaki deniz varlıklarını konumlandırmayı ve ayrıca vatandaşlarını tahliye eden müttefik ülkelerle çabaların koordine edilmesine yardımcı olmak için Almanya’daki ABD Afrika Komutanlığı karargahında bir çatışmayı önleme hücresini içermektedir” dedi. Ryder, Truxtun destroyerinin Sudan açıklarında olduğunu, Lewis B. Puller keşif mobil üssünün ise yolda olduğunu ve her ikisinin de tahliye edilenlerin naklini sağlayabileceğini söyledi. Gözetleme unsurları arasında insansız hava araçlarının da bulunduğunu ekledi. Associated Press’in bildirdiğine göre, üç MH-47 Chinook helikopterindeki yaklaşık 100 asker Cumartesi gecesi kalan 70 elçilik personelini Etiyopya’da açıklanmayan bir yere taşıdı. Associated Press, üç MH-47 Chinook helikopterindeki yaklaşık 100 askerin cumartesi gecesi kalan 70 büyükelçilik personelini Etiyopya’da açıklanmayan bir yere taşıdığını bildirdi. Ryder, Savunma Bakanı Lloyd Austin’in ‘AFRICOM ortak personeli ve diğer kilit Savunma Bakanlığı yetkilileriyle Sudan’daki duruma ilişkin günlük toplantılar düzenlemeye devam ettiğini ve Dışişleri Bakanlığı’nın devam eden çabalarına tam destek vermeye kararlı olduğunu’ söyledi.”
ABD hükümeti ve egemen sınıf Sudan Cumhuriyeti’nde devrimci demokratik bir hükümet istemiyor çünkü böyle bir olgu, Kuzey ve Afrika Boynuzu bölgesinde kalıcı etkiler yaratacaktır. Emperyalistlerin Sudan’ın kuzeyinde, Mısır’la ilişkilerde askeri güçlerin krediler ve ticari anlaşmalar yoluyla asılsız finansal sözler karşılığında ABD tarafından sübvanse edildiği statükonun sona ermesini istemedikleri oldukça açık.
AFRICOM güçleri, ABD vatandaşlarını koruma ve terörist saldırılara karşı güvenliği sağlama kisvesi altında Kızıldeniz bölgesindeki konuşlanmalarını arttırıyor. Batı’daki savaş karşıtı aktivistler, yabancı askeri müdahaleler konusunda en az Güney Sudan gibi komşu devletler kadar endişeli olmalı.
Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir, kalıcı bir ateşkes sağlanması amacıyla savaşan iki askeri yapı arasında bir toplantıya ev sahipliği yapmayı teklif etti. Kiir, dışarıdan yapılacak herhangi bir askeri müdahalenin mevcut iç sorunları daha da kötüleştireceği uyarısında bulundu.
Afrika devletleri ve Afrika Birliği gibi bölgesel örgütler; Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) ve Doğu Afrika Topluluğu Sudan’ın ve diğer Afrika devletlerinin içişlerine karışılmaması konusunda ısrarcı olmadıkça, emperyalizm kıtadaki 1.3 milyon insan arasındaki gelişmeleri kontrol etmek için uğraşmaya devam edecektir.
Abayomi Azikiwe
Bu yazı ilk olarak Internationalist 360°’da yayımlanmıştır. Orijinali için tıklayınız.