Yolculuk Blog | Tuner Tekin yazdı: Nükleer savaş ihtimali bir distopya senaryosu değil

Yolculuk Blog – Tuner Tekin

Nükleer silahların kullanıldığı bir savaş ihtimalinin hiç olmadığı kadar arttığı bir momentteyiz. Artık hiç kimse bu olasılığı bir mübalağa ya da distopya senaryosu olarak niteleyecek durumda değil.

Rusya devlet başkanı Vladimir Putin iki ay kadar önce 25 Eylül’de, Rusya Güvenlik Konseyi toplantısından önce yaptığı konuşmada; “Nükleer silah sahibi olmayan herhangi bir devletin, nükleer silah sahibi bir devletin katılımı veya desteğiyle Rusya’ya yönelik saldırısı, Rusya Federasyonu’na yönelik ortak saldırı olarak değerlendirilmelidir.” demiş ve eklemişti; “Rusya ve Belarus’a yönelik bir saldırı durumunda nükleer silah kullanma hakkımızı saklı tutuyoruz.”

Bu sözlerin üzerinden 2 ay geçmeden, Putin’in ,öyle olursa nükleer silah kullanabiliriz dediği gelişme gerçekleşti. Ukrayna dün ABD’den temin ettiği uzun menzilli balistik ATACMS füzeleriyle Rusya’yı vurdu.

Biden yönetimi geçtiğimiz Pazar günü “New York Times, Washington Post, Wall Street Journal, Associated Press ve Reuters’a yaptığı eşzamanlı açıklamalarda, Ukrayna’nın Rusya’nın Kursk bölgesindeki Rus ve Kuzey Kore birliklerini vurmak için Ordu Taktik Füze Sistemini (ATACMS) kullanmasına izin vereceğini” söylemişti.

ABD’li yetkililer, bu gelişmenin Amerikan, İngiliz ve Fransız uzun menzilli silahlarının, potansiyel olarak Rusya’nın başkenti de dahil olmak üzere cepheden daha uzaktaki Rus şehirlerini vurmak için kullanımının önünün açtığını ifade ettiler.

Rusya dün Ukrayna’nın Amerikan füzeleriyle saldırısı sonrası, girişte yer verdiğimiz Putin’in 25 Eylül tarihli açıklamasını resmileştirdi ve nükleer doktrinini değiştirdiğini açıkladı. Güncellenen yeni doktrine göre Rusya, nükleer gücü olmayan herhangi bir devletin nükleer bir ülkenin katılımıyla yaptığı saldırıyı Rusya’ya karşı ortak saldırı olarak değerlendirecek. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, gazetecilerle yaptığı telefon görüşmesinde, söz konusu değişikliklerin “Rusya Federasyonu’nun kendisine ve/veya Belarus Cumhuriyeti’ne karşı konvansiyonel silahlarla saldırı durumunda nükleer silah kullanma hakkını saklı tuttuğu” anlamına geldiğini belirtti.

Amerika ve müttefiki güçlerin Ukrayna savaşında gözlerini bu derece karartması Ukrayna ordusundaki çöküş alemetlerinin görülmeye başlamasıyla ilgili. Son gelişmeler Amerikan emperyalizmi ve müttefiklerinin her türlü askeri, mali desteğine sahip Ukrayna ordusunun savaşma kapasitesini tümden yitirme riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyordu. Böylesi bir akıbetin batılı emperyalist güçler için tam anlamıyla “dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma” anlamına geleceğini söylemek abartı değil.

Rusya’yı Ukrayna’yı işgale zorlayan adımlar, bu işgalin Rusya’yı ekonomik ve askeri olarak güçten düşürecek, bu sayede iç istikrarını bozup bir yönetim değişikliği sağlayacak sonuçlar yaratabilme ihtimaline yatırımla ilgiliydi. Rusya’nın güçten düşürülmesi de Çin ile nihai kapışmaya giden yolun en önemli kavşak noktası olarak planlanmıştı.

Şimdi görülüyor ki bu plan bütünüyle suya düşme ihtimaliyle karşı karşıya. Rusya Herson, Zaporijya, Donetsk ve Lugansk olmak üzere dört bölgeyi Rusya Federasyonu’na kattı. Ayrıca Rus savunma sanayiinin savaş kapasitesini yitirmek şöyle dursun artırdığı da görüldü. (2022’den bu yana Rus ordusu 600 bin askeri daha silahlandırıp donatmış durumda.) Ukrayna ordusunun geçen yıl büyük umutlarla başlattğı karşı saldırı da başarısızlıkla sonuçlandı.

ABD emperyalizmi açısından Ukrayna savaşının kaybedilmesi küresel hegomonyasını koruma maksatlı stratejik planlarının önemli bir darbe alması anlamına gelecek. Ukrayna ordusunun eline F-16’lar, ileri teknoloji ürünü silahlar ve Rusya’nın içlerini vuracak kapasitede uzun menzilli füzeler vermek ve bunu kullanmasının önünü açmak gibi sert adımlar bunu engelleme amaçlı. Sahadaki durumu değiştirmek için el yükseltiliyor. ABD emperyalizminin dış politika eğilimlerini yansıtmasıyla ünlü Foreign Affairs dergisinin bu ayki sayısının baş makalesinde yer alan: “Sınırlı savaş dönemi sona erdi; kapsamlı çatışma dönemi başladı” saptaması bu yeni merhaleyi ortaya koyuyordu. Ve bu sadece Ukrayna ile ilgili değil. “Kapsamlı çatışma dönemi”nin sahası bütün dünya. ABD’nin bekçi köpeği İsrail eliyle Ortadoğu’da yürüttüğü dizginsiz saldırganlık, Tayvan gibi Çin’i çevreleyen ülkelerde yaptığı kışkırtıcı girişimler, Güney Çin Denizi’ne büyük bir askeri güç yığması bunu gösteriyor.

ABD emperyalizmi Çin ve Rusya merkezli BRİCS’in G-7’nin ekonomik büyüklüğünü geçecek bir dev haline geldiği, doları rezerv para olmaktan çıkarmak dahil kendi hakimiyetindeki ekonomik düzeni yok edecek adımlar attığı bir konjonktüre teslim olmayacağını gösteriyor. Bu noktada elindeki en önemli silah, askeri gücü. Ve onu giderek daha daha fazla devreye sokuyor.

Dünya bir kez daha emperyalist aç gözlülüğün pençesi altında açık bir savaşa doğru yol alıyor hızla. 2. Paylaşım Savaşı’nın üzerinden 85 yıl geçti. O savaş başladığında hiçbir ülkenin elinde nükleer silah yoktu. Şimdi ise karşı karşıya gelmiş tarafların elinde dünyayı onlarca kez yok edecek nükleer silahlar var. Dünyanın elinde ise ne bir barış hareketi, ne de böyle bir savaş durumunda emperyalist merkezleri iktidarından edecek güçlü bir devrimci alternatif var. Ancak savaş dönemleri büyük kitlesel uyanışı mümkün kılan güçlü dinamikleri de harekete geçiriyor. Ondan layıkıyla yararlanabilmek mümkün olduğu kadar elzem de.

 

 

 

 

Exit mobile version