Soner Erdoğan- Orhan Keskin ve Önder Babat: Devrimin sönmez meşaleleri
Orhan Keskin 40 yıl önce 3 Mart 1984’de Diyarbakır Hapishanesi’ndeki zulme karşı bedenini siper etttiği ölüm orucunda hayatını kaybetti, Önder Babat da 20 yıl önce 3 Mart 2004’de Devrimci Hareket Dergisi önünde uzun namlulu bir silahla başından vurularak öldürüldü.
Türkçe sözlüğe göre Orhan lider, Önder de öncü demek. Orhan Keskin ve Önder Babat isimlerinin anlamında yazılı bu nitelikleri taşıyan lider ve öncü kimlikli devrimci kadrolardı. Müthiş bir özveri ruhuyla davaya bağlıydılar. Cesaretleri, cüretleri, günlük yaşamları ve bitmek bilmez enerjileriyle örnek olan, ayaklarının değdiği her yere devrimi taşıyan, kurucu nitelikleriyle öne çıkan devrimcilerdi.
Kurucu olmak, hareketin sorumluluğunu omuzlarında hissetmek, stratejik ve tatik hedefleri doğru belirlemek ve kendisini bu hedefler bağlamında en doğru yerde konumlandırmak demektir. Devrimin, ona yürüyen yapının ihtiyacını, sorununu kendi sorunu olarak görmek, karşılamak, çözmek için en yüksek çabayı göstermek, bu yolda hiçbir güçlük karşısında yılmamak, baştan ayağı irade olmaktır. Günlük yaşamı örgütsel ihtiyaçları karşılama ekseninde dizayn etmek, kendisini ve ilişkilerini hedefe bağlı konumlandırmak, bu doğrultuda planlı adımlar atmaktır.
Orhan da Önder de iradelerini devrimci faaliyet içinde adeta bir ustura gibi her gün bileyerek keskinleştirdiler. Kendilerini sürekli geliştirdiler, yenilediler, kurulmasında büyük yararlılık gösterdiğikleri çarkın en sağlam dişlileri, hareketle kitleler arasında sağlam birer köprü oldular.
Devrimciliğe adım attıkları tarihsel koşullar farklıydı. Orhan Keskin devrimci çabanın güçlü karşılık bulduğu bir dönemde mücadele içine girdi, Önder ise devrimcilikle bağları sözde kalan, onu nostaljik bir hikaye ya da askerlik anısı gibi aktarmaktan öteye gitmeyen, iddiasını kaybetmiş insanların baskın olduğu tasfiyeci bir iklimde devrimcilik tercihi yapmış, direnç gülü olmayı seçmiş genç bir devrimciydi.
Aynı zincirin birer halkasıydılar. Orhan Keskin’in büyük bir inanç ve kararlılıkla en yüksekte tuttuğu Devrimci Hareket’in direniş bayrağı Önder’in elindeydi. Vurulduğu ana kadar onu en yüksekte tuttu ve yoldaşlarına teslim etti.
Devrim kitlelerin eseri olacaktır. En güçlü dayanağı budur. Bu doğru kitlelerin örgütlenmesi görevini en önemli mücadele başlığı yapar. Orhan Keskin ve Önder Babat örgütleyici kimlikleriyle öne çıkan kadrolardı. Devrimci Hareket’in 80 öncesinde Kürdistan’da varettiği kitlesel bağlarda Orhan Keskin’in emeği büyüktü. Önder de devrimci hareketin üniversitelerde gelişmesinde çok değerli katkılar yapmıştı. Bu açıdan Lenin’in 18 Mart 1919’da hayatını kaybeden Yakov Mihailoviç Sverdlov’ın ardından ifade ettiği “Böylesine çarpıcı bir örgütçü yeteneği kendinde cisimleştiren bir insanın yeri doldurulamaz…” cümlesi Orhan Keskin ve Önder Babat için de geçerlidir. İkisi de ulaşmamız gereken devrimcilik düzeyini temsil ediyorlar. Yerleri doldurulamaz. Devrimi geçmişten geleceğe taşıyan zincirin en sağlam halkaları olarak saygıyla ve gururla anılmayı hakediyorlar.