Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, 11 Aralık 1967’de yayınlanan Kuruluş Bildirisi ile Filistin devriminin ve kurtuluşunun öz örgütü olarak tarih sahnesine çıktı. FHKC’nin kuruluşunun 56. yılı vesilesiyle ve Filistin halkının süregelen direnişiyle dayanışma amacıyla, kuruluş bildirisinin Türkçe çevirisini yayınlıyoruz.
Arap ulusunun halkları…
Filistin halkı…
Elli yıl önce, halkımız Siyonizm ve sömürgecilik tarafından ulusumuza, yaşam hakkımıza ve özgürlüğümüze yönelik bir dizi saldırıyla karşı karşıya kaldı. Elli yıl sonra, Siyonizmin küresel güçleri ve emperyalizm komplolar, saldırılar ve savaşlar tertipleyerek İsrail devleti fikrini inşa etmeye devam ediyor. Bu tarihsel süreçte halkımız, tertiplenen bu planlara karşı her gün direniyor. Filistinli halkımızın yaşamı boyunca geçen yıllarda bu kavganın devamlılığını kabarışlar ve ayaklanmalarla, son dönemde de boyun eğişin, teslimiyetin ve uzlaşmanın mutlak reddiyesi zemininde halkın öncülerinin komando eylemlerinde kristalize olan pratikte ve siyasal eylemin diğer ciddi biçim ve yöntemlerinde gördük. Bu ilerleme aynı zamanda Filistin halkının bütünüyle kurtuluş yolunda inisiyatifi eline alma kararlılığını temsil etti, ki bu kurtuluş eş zamanlı olarak tüm Arap halklarının sorumluluğudur.
Mücadele eden halkımız…
Arap ordularının yaşadığı askeri yenilgi, emperyalizm ve Siyonizmin kuvvetleri ve silahlarıyla yüzleşmede devrimci kitlelerin liderlik rolünü üstlenmek zorunda oldukları yeni bir aşamanın başlangıcı oldu. Tarih, sömürgeci saldırganlığın tüm biçimlerinin ezilmesi ve geleceğin halkın kendi iradesi ve çıkarları uyarınca formüle edilmesi için en etkili silahın bu liderlik rolünün üstlenilmesi olduğunu ortaya koyuyor. Tarihi yatağına oturtup ilerletecek, düşmanları da uzun vadede potansiyel düşmanları da gerçek anlamda yenecek olan halkımızın elinde kalan yegane silah, Siyonist şiddete ve gericiliğe karşı devrimci şiddettir. Arap ulusunun halklarının önünde -onların koşulsuz teslim oluşunu isteyen vahşi bir düşmana karşı başka hiçbir seçenek yoktur. Arap halklarının umut ve beklentisi 5 Haziran’dan öncesine göre başka bir niteliksel aşamaya ulaşmıştır; kitleler, bu aşamanın tabiatının ve bize kitlesel silahlı mücadele sloganını yükseltecek biçimde olgunlaşan nesnel koşulların farkındadırlar ve kendi iradelerinin ve arzularının neticesinde ulaşacakları bir zafere dek, bu sloganı uzatmalı bir savaşta pratiğe dökeceklerdir.
Filistin halkının tüm yığınları 1948’deki felaketten bu yana artık ilk defa tümüyle işgal edilmiş haldeki Filistin toprakları üzerinde yaşamakta ve haris bir düşmanla yüzleşmektedir. Ya bu zorluğu neticeye erdirmek ya da halkımızın günaşırı aşağılanmasına, yaşamımızın makus talihine ve düşmanın emellerine teslim olup onu kabul etmek zorundayız. Son yirmi yıllık yerinden edilme ve dağılma, bize Siyonist işgalcilerle yüzleşmek zorunda olduğumuz bir durum yarattı; halkımızın, davamızın ve Filistin’deki her bir insanın kaderi biz Filistinlilerin haysiyetimizi, topraklarımızı ve haklarımızı korumak adına işgalcilerle savaşma kararlılığına bağlıdır.
Yerinden edilme ve tecrit kamplarındaki sürgün Filistin halkı…
Yangın halindeki diyarımızın kökten sürülmüş filizleri…
Şehirlerimizin ve köylerimizin sefalet kamplarındaki yoksulları ve sebatkarları…
Sizin yiğitliğiniz ve düşmana direnişiniz sayesinde, “tek yol silahlı direniş” sloganı diğer tüm sloganların üzerinde yükselmekte ve gün be gün tekrar edilmektedir. Ve işgal altındaki topraklarımızda bizlere, her gün savaştan ve hedeflerimize hizmet eden silahlı halk mücadelesinden gayrı yaşam yoktur. Halk yığınları tarafından Siyonist düşmanla, onun çıkarlarıyla ve onun varlığıyla mücadelede yegane etkili yöntem silahlı direniştir ve halk yığınları nihayetinde zafere ulaşılacak olan yolun hakimi, rehberi ve direniş önderliğidir. Halk kitlelerini silahlı mücadeleye kazanmak ve onları aktif birer katılımcı ve lider olarak seferber etmek gerekmektedir, ki bu da ancak silahlı mücadelenin kitlelerle yürütülmesini öngören, her aşamada savaşın tüm boyutlarıyla alakalı yüksek bir farkındalık yaratan, gerekli insan ve silah gücünü sürekli olarak sağlayabilen, daha yüksek bir kabiliyetle direnişi icra edebilmek için devrimci liderliğini inşa eden ve tüm zorluklara ve engellere rağmen buna devam edebilecek sistemli bir örgüt ile mümkündür. Bu nedenle, işgal altındaki Filistin topraklarında halkın kuvvetlerini ve dirayetini birleştirmek amacıyla şu Filistinli örgütler arasında tam kapsamlı bir toplantı gerçekleştirdik: Geri Dönüş Kahramanları, Filistin Kurtuluş Cephesi bölükleri (Şehit Abdüllatif Şurur Örgütü-Şehit Kassam Örgütü-Şehit Abdülkadir Hüseyni Örgütü), Filistin Ulusal Kurtuluş Cephesi (Gençlik İntikam Örgütü) ve Filistin anavatanından bir dizi başka örgüt. Bu örgütler kendi aralarında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi bayrağı altında birleşmek üzere anlaşmış, aralarında bir kader birliği yaratmış, savaşın ve düşman güçlerin yapısı ve niteliğinin, hepimizin gayretlerini ve devrimci safları uzun soluklu mücadelemizde birleştirmeye zorladığını anlamıştır.
Çekirdek bir devrimciler grubu tarafından kurulan ve yönetilen Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, aynı zamanda, geniş bir ulusal devrimci cephede buluşarak silahlı mücadeleye girişmiş tüm fraksiyonların ulusal birliğini inşa etmek amacıyla tüm güçlerin ve Filistinli grupların katılımına açıktır. Tüm kurtuluş savaşçılarının birliği, bölünmüşlüğü kaldırmaz savaşımız uzun soluklu ve zorlu olduğundan, halkımızın asıl talebidir. Bu vesileyle FHKC, tamamen bu gereksinimin karşılanmasına adanmıştır, çünkü varoluşu bu temeldedir. Bugün halkımız silahlı mücadelenin kapılarından geçmektedir ve inanıyoruz ki silahlı mücadelede halkın liderliği, tüm içeriği ve boyutlarıyla, mücadele azminin ve azmin Filistin devriminin gerçekleştiği seviyeye kadar yükseltilebilmesinin yegâne güvencesidir.
Mücadele eden halkımız…
Düşmanın anladığı tek dil devrimci şiddetin dilidir. Silahlı mücadele, işgale ve şimdilerde anavatanımızın kim bölgelerinde tekrarlanan mücadelemizi yerleşimlerle tasfiye etme ve Arap topraklarımızın kimi kısımlarını işgal etme şeklindeki kabul edilemez teşebbüslere karşı yürüttüğümüz uzun soluklu mücadelemizin temel müfredatıdır. Savaşçılarımızın ayaklarının bastığı her toprakta düşmanla savaşmaktayız. Tarihsel yaklaşımımız – daha geniş bir cephe açacağımız ve topraklarımızın düşman için cayır cayır yanan cehenneme dönüşeceği aşamaya gelene dek- budur. Silahlı mücadelenin çapraz ateşi sınırlanmaya yazgılı değildir ve silahlı direniş sadece militanlara indirgenmemelidir. Aynı zamanda, düşmana karşı Filistin direnişinin her kademeden düşmanla askeri mücadeleye girişmiş bütün parçalarını ve kesimlerini, ayrıca ekonomik, sivil, siyasi kuruluşlarıyla düşmanla her türlü ilişkiyi reddeden topyekun bir boykotu da benimsemelidir.
Halkımızın şiarı, ayaklarımız topraklarımıza derin bir bağlılıkla basarken yüreklerimize köklenmiş biçimde “zafere kadar direniş” şiarı olmalıdır. FHKC, bugün halkımızı bu çağrıyla selamlıyor. Sözümüz budur. Onu her atılan kurşunda ve düşen her şehitte her gün tekrarlamalı ve Filistin topraklarının halka ait olduğunu haykırmalıyız. Ülkemizin her bir bölgesi onu gasp edene karşı savunan halkımıza aittir; her karış toprak, her çakıl taşı, halkımız tek birini bile terk etmeyecektir çünkü hepsi açların, yoksulların ve sürülmüşlerin lejyonlarına aittir. Bu toprakları özgürleştirmek ve kararlı halkımız uğruna savaşçılarımız bugün başları dik ölümsüzleşiyor. Halkımızın kahraman evlatları savaşçıların yaşam soluğudur ve bize uzun vadede zaferi getirecek olan halkın savaşa katılımıdır. Topraklarımızın tümü üzerinde her kademeden savaşçılarımıza halkın desteği, hakiki, sıkı ve tırmanan bir mücadelenin ve düşmanı ezilişine kadarki kararlılığın temelidir.
İşgal altındaki topraklarımız için bu savaşta işbirlikçilerin, hainlerin ve halk düşmanlarının kaderi işgalci düşmanın kaderiyle aynı şekilde, tümüyle ezilmek olacaktır. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, işgal altındaki topraklarımız için kavgaya girişmekte tereddüte ve ertelemeye kesin olarak karşıdır ve mahvoluşu, aşağılanmayı ve yerleşimleri defetmeye kararlıdır. Bugün halkımızın huzurunda, onlara mücadelemizle alakalı hakikati, yalnızca hakikati ve de silahlı mücadelemizin başarılarını ve engellerini açıklamanın sözünü veriyoruz. Hakikat halka ait olmalıdır, zira kendi çıkarlarına onun kadar hizmet eden başka bir kuvvet yoktur. Halk, abartıya ya da dalavereye yer olmaksızın silahlı mücadelemizin kazanımlarının ve sorunlarının farkında olmalı çünkü bu mücadelenin hedeflerinin vasileri onlardır ve kanlarının son damlasına kadar ellerindeki her şeyi mücadeleye vereceklerdir. Bugün faal üyeler ve Filistin topraklarındaki savaşçılarımız yeni bir politik eylemin ve kitlelerle mutlak bir açıklık ve dürüstlüğün yolunu izlemektedir.
Arap halkları…
Bu uzun ve şiddetli bir savaş ve silahlı mücadele, bugün artık dövüşen sebatkar Arap cephesinin öncüsü durumunda. Bugün her Arap, silahlı mücadele müfrezelerine her aşamada tam destek vermektedir. İşgal topraklarında savaşan Filistin halkı, emperyalizme ve vekillerine karşı Arap devrimci yürüyüşünün aktörüdür. Dolayısıyla Filistin silahlı mücadelesi Siyonist ittifaka ve sömürgeciliğe yanıt olarak, aynı riskler ve aynı entrikalarla karşı karşıya olan Arapların bu kavga karşısındaki pozisyonunu tayin etmekteyken, Filistin halkının mücadelesi ile Arap halk kitleleri arasında organik bağlar kurmalıyız. Filistin halkının mücadelesi, dünya devrimci ve ilerici güçlerinin mücadeleleriyle ilişkilidir, karşı karşıya olduğumuz koalisyonun formatı, dünyanın her parçasındaki anti-emperyalist güçleri kapsayan mütenazır bir koalisyon gerektirmektedir.
Filistin topraklarında mücadele eden kitlelerimiz…
İşçi ve köylü yurttaşlarımız…
Yoksul halkımız ve mültecilerimiz…
Öğrenci yurttaşlarımız…
Memurlar, zanaatkarlar…
Artık halkın fedakarlık, kararlılık ve meydan okuma sancağını dalgalandırdığı hareket yola çıkmıştır. Mücadele sahasından söz veriyoruz ki silahlı mücadele pembe bir hayal değil, kitlelerin savunmasız olanları zulüm ve kısasa karşı savunduğu politik seferberliği tarafından yürütülen bir kavgadır. Şimdi, davamızın asıl sahipleri olarak sizin liderliğiniz ve adanmışlığınızla hazırlandığımız uzun, çetin ve zorlu bir kavgayı arşınlıyoruz. Bu kavga ne kolay bir kavga ne de kısa sürecek fakat bu kaderimizi tayin edecek kavga ve onun varlığı derin bir adanmışlık, devam etme iradesi ve sebatkarlık istiyor.
Sabırlı Arap ulusumuza şan olsun
Halkımıza şan olsun
Filistin topraklarındaki savaşçılarımızın birliğine şan olsun
Mutlaka kazanacağız
11 Aralık 1967