Gazete Yolculuk Haber Merkezi
CIA Direktörü William J. Burns, önde gelen dış politika dergilerinden biri olan Foreign Affairs için “Casusluk ve Devletçilik” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Burns, Rusya-Ukrayna savaşının Soğuk Savaş sonrası dönemi kesin olarak sona erdirdiğini savunurken artan Rus düşmanlığının CIA için “nesilde bir kez görülen adam toplama fırsatı” yarattığını ifade etti. “Rusya en yakın tehdit olsa da Çin uzun vadede daha büyük bir tehdittir” diyen Burns, ABD’nin Ukrayna oyunundan çıkmasının “kendi kalesine gol atmak” olacağını söyledi. CIA Direktörü ayrıca dünyadaki mevcut tabloyu “değişken ve bölünmüş” olarak nitelendirdi.
“ABD’nin Soğuk Savaş’ın öncesi ya da 11 Eylül saldırıları öncesi dönem kadar önemli nadir anlardan biriyle karşı karşıya” olduğunu vurgulayan CIA Direktörü Burns, Çin ve Rusya’ya karşı Washington’ın durumuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Burns’e göre Çin’in yükselişi ve Rusya’nın “rövanşizmi” ABD’nin artık “tartışmasız bir üstünlüğe sahip olmadığı” anlamına geliyor. Günümüz teknolojik gelişimlerini “Sanayi Devrimi’nden ya da nükleer çağın başlangıcından bile daha kapsamlı bir devrim” olarak tanımlayan CIA Direktörü, bu gelişmelerin CIA’in işini her zamankinden daha fazla zorlaştırdığını yazdı ve “Düşmanlara kafamızı karıştırmak, bizden kaçmak ve bizi gözetlemek için güçlü yeni araçlar veriyor” ifadelerini kullandı.
“Sadece insanların toplayabileceği sırlar olmaya devam edecektir”
Ancak CIA Direktörü Burns’e göre “dünya ne kadar değişirse değişsin, casusluk insan ve teknoloji arasındaki bir etkileşim olmaya devam ediyor”. Makalede “Sadece insanların toplayabileceği sırlar ve sadece insanların yürütebileceği gizli operasyonlar olmaya devam edecektir” diyen Burns, şunları vurguladı:
“Teknolojik gelişmeler, özellikle de sinyal istihbaratındaki gelişmeler, bazılarının öngördüğü gibi bu tür insan operasyonlarını önemsiz hale getirmemiş, aksine uygulamalarında devrim yaratmıştır”
“CIA ve tüm istihbarat mesleği için tarihi zorlukların yaşanıyor”
Rakipleri zayıflatmak ve müttefikleri bir araya getirmek için bazı “sırların” kasıtlı olarak kamuoyuna açıklanması anlamına gelen “stratejik gizlilik kaldırma” yönteminin politikacılar için daha güçlü bir araç haline geldiğini yazan CIA Direktörü, özelde CIA’in genelde istihbaratçılığın tarihi zorluklar yaşadığını ifade etti. Burns, şunları vurguladı:
“CIA ve tüm istihbarat mesleği için tarihi zorlukların yaşandığı, jeopolitik ve teknolojik değişimlerin şimdiye kadar karşılaştığımız en büyük sınavı oluşturduğu bir dönemdeyiz. Başarı, geleneksel insan istihbaratı ile gelişmekte olan teknolojilerin yaratıcı yollarla harmanlanmasına bağlı olacaktır. Başka bir deyişle, değişimle ilgili tek güvenli tahminin değişimin hızlanacağı olduğu bir dünyaya uyum sağlamayı gerektirecektir”
“Şubat 2022’de Soğuk Savaş sonrası dönem kesin olarak sona erdi”
Yazının “Putin Sınırsız” başlıklı bölümünde CIA Direktörü, Rusya-Ukrayna savaşının başladığı Şubat 2022’de Soğuk Savaş sonrası dönemin “kesin olarak sona erdiğini” yazdı. Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna’nın önündeki zorluğu “Putin’in kibrini kırmak ve sadece cephede değil cephe gerisinde daha derin saldırılar düzenlemek” olarak nitelendiren Burns, Ukrayna’nın Karadeniz’de istikrarlı kazanımlar elde ederek Rusya’ya yüksek maliyetli bir çatışma sunması gerektiğinin altını çizdi.
Ukrayna’ya yönelik Batı yardımlarının devam etmesi gerektiğini yazan Burns, “ABD savunma bütçesinin yüzde beşinden daha az olan bu yardım, ABD için önemli jeopolitik getirileri ve Amerikan endüstrisi için kayda değer getirileri olan nispeten mütevazı bir yatırımdır” ifadelerini kullandı.
“ABD’nin kritik bir anda çatışmadan çekilmesi, kendi kalesine gol atmak olacaktır”
ABD Kongresi’nde Ukrayna’ya daha fazla mali ve askeri yardım aktarılmaması gerektiği konusundaki anlaşmazlığa dikkat çeken Burns, “ABD’nin bu kritik anda çatışmadan çekilmesi ve Ukrayna’ya desteğini kesmesi tarihi boyutlarda bir kendi kalesine gol atmak olacaktır” dedi.
“Çin, tek ABD rakibi olmaya devam ediyor”
“Şi’nin Güç Oyunu” başlıklı kısımda CIA Direktörü, “Çin, hem uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyetine hem de bunu yapabilecek ekonomik, diplomatik, askeri ve teknolojik güce sahip tek ABD rakibi olmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
“Mesele Çin’in yükselişinin kendisi değil, ona giderek daha fazla eşlik eden tehditkâr eylemlerdir” diyen Burns, “Şi’nin Putin ile ‘sınır tanımayan’ ortaklığından Tayvan Boğazı’nda barış ve istikrara yönelik tehditlerine kadar içeride artan baskısını ve dışarıdaki saldırganlığını görmezden gelmek mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Çin’in yükselişi ve Ukrayna’ya yönelik ABD yardımlarını birbirine bağlayan Burns, “Çin’in Amerika’nın beceriksizliğine dair algılarını yeniden canlandırmanın ve Çin’in saldırganlığını körüklemenin en kesin yollarından biri Ukrayna’ya verilen destekten vazgeçmek olacaktır” diye yazdı.
“Dünya değişken ve bölünmüş; orta ülkeler karmaşık ilişkileri çeşitlendirmeye çalışıyor”
Dünyayı “değişken ve bölünmüş” olarak nitelendiren Burns, uluslararası arenada “riskten korunan orta”nın ağırlığının arttığını vurguladı. “Demokrasiler ve otokrasilerin, gelişmiş ekonomiler ve gelişmekte olanların ve küresel Güney’deki ülkelerin” seçeneklerini en üst düzeye çıkarmak için ilişkilerini çeşitlendirmeye çalıştıklarını vurgulayan Burns, “ABD ya da Çin ile tek eşli jeopolitik ilişkilere bağlı kalmanın çok az faydasını ve çok fazla riskini görüyorlar” diye yazdı. Burns, “Daha fazla ülkenin ‘açık’ bir jeopolitik ilişki statüsüne (ya da en azından “karmaşık” bir ilişki statüsüne) yönelmesi, Çin ile ilişkilerini geliştirirken bazı konularda ABD’nin izinden gitmesi muhtemeldir” dedi.
CIA Direktörü, “Washington, tarihsel olarak büyük güçler arasındaki çatışmaları tetiklemeye yardımcı olan ve sayıları giderek artan orta güçler arasındaki rekabete dikkat etmelidir” uyarısında bulundu.
Çin ile rekabetin ABD için büyük öncelik olmaya devam edeceğini yazan Burns, bunun Washington’ın diğer zorluklardan kaçabileceği anlamına gelmediğini ifade etti.
Ortadoğu: “Bu kadar karmaşık ve patlamaya hazır bir bölge çok az gördüm”
Son 40 yılının büyük bölümünü Ortadoğu’da ya da Ortadoğu üzerine çalışarak geçirdiğini yazan CIA Direktörü, bölgedeki son duruma ilişkin “Bu kadar karışık ya da patlamaya hazır bir bölge çok az gördüm” değerlendirmesinde bulundu.
Mevcut tabloda “krizden çıkmak” için “İsrail’in güvenliğinin yanı sıra Filistin devletini de güvence altına alan ve Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle normalleşme için tarihi fırsatlardan yararlanan kalıcı bir barış umudunu yeniden canlandırmak” olasılıklarını değerlendirmek gerektiğini söyleyen Burns, “güvenliğin anahtarı”nın İran ile “başa çıkmak” olduğunu yazdı.
CIA Direktörü, “ABD, Orta Doğu’nun can sıkıcı sorunlarının çözümünden tek başına sorumlu değildir. Ancak bunların hiçbiri, ABD’nin aktif liderliği olmadan çözülmek bir yana, yönetilemez bile” ifadelerini kullandı.
“Şubat 2022, CIA için yeni bir dönemi başlattı”
11 Eylül’ün CIA için yeni bir dönemi başlatması gibi Rusya-Ukrayna savaşının da CIA için yeni bir dönem başlattığını vurgulayan Burns, şunları yazdı:
“Yaklaşan işgal konusunda erken ve doğru uyarılarda bulunduk. Bu bilgi aynı zamanda Başkan’ın Kasım 2021’de Putin ve danışmanlarını planladıklarını bildiğimiz saldırının sonuçları konusunda uyarmak üzere beni Moskova’ya göndermeye karar vermesini sağladı. İyi istihbarat o zamandan beri Başkan’ın Ukrayna’yı desteklemek üzere güçlü bir ülke koalisyonunu harekete geçirmesine ve sürdürmesine yardımcı oldu”
“Rusya hoşnutsuzluğu CIA için nesilde bir kez görülebilecek bir adam toplama fırsatı”
Savaşa karşı duyulan hoşnutsuzluğun Rus liderliğini “kemirmeye” devam ettiğini savunan Burns, “Bu hoşnutsuzluk akımı CIA için nesilde bir kez görülebilecek bir adam toplama fırsatı yaratıyor. Bunun boşa gitmesine izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Rusya en yakın tehdit olsa da Çin uzun vadede daha büyük bir tehdittir” diyen CIA Direktörü, Pekin ile ilgili istihbarat çalışmalarını şöyle anlattı:
“Bu doğrultuda CIA, dünya genelinde Çin’le ilgili istihbarat toplama, operasyon ve analiz çalışmalarına önemli ölçüde daha fazla kaynak ayırdı – sadece son iki yılda Çin’e odaklanan genel bütçemizin yüzdesini iki katından fazla arttırdık. Latin Amerika’dan Afrika’ya ve Hint-Pasifik bölgesine kadar dünyanın dört bir yanında Çin ile rekabet edebilmek için çabalarımızı arttırırken daha fazla Mandarin konuşanı işe alıyor ve eğitiyoru”